„önceden daha cok
gülerdim“ cümlesini son bir yildir o kadar cok kullandim ki. Üniversitede hep
benim gülmelerimle eglenirdik, göbegimi ziplatmama gülerdi arkadaslarim durmadan.
Ama simdi farkettim ki ben o zamanlar daha cok aglardim. Her sorunda aglardim, her
kücük problemde pes ederdim, benim icin bir haftada on kez dünyanin sonu
gelirdi. cünkü omuzuna yaslanacagim arkadaslarim vardi, beni dinlerlerdi, ben
de kendi icimdekileri anlatabililirdim, aglardim saatlerce onlar da yanimda
öylece otururlardi. Izledigim
sacma sapan bir filmden takildi bu aklima. Filimde adam en yakin arkadasina „you
don’t have to keep it together all the time“ dedigi anda farkettim benim son
zamanda yapmaya calistigim aynen bu. Cünkü dagitirsam yanimda kimsenin
olmayacagindan korkuyorum. evimdeki gibi savunmasiz kalamiyorum, her an gardimi
almis bir vaziyette durmak zorundaymisim gibi, sanki bir aglamaya baslasam bir daha
susamayacakmisim gibi ve bir daha toparlayamicakmisim gibi. Bazen sadece
aglamak icin film buluyorum kendime, kendi kendime aglamak sacma gözükür diye. Bazen
aglanmicak yerde yanaklarimdan süzülüyor icimden tasan damlalar ama bunlarin
sik olmamasi icin zorluyorum kendimi. Sanirim artik daha
güclü oldum, ya da büyüdüm, eger büyümek buysa. Artik hayatta ben varim, tek basina. Ama o savunmasiz halimi özlemiyor
degilim, simdilerde hep gülmeye calismak beni yoruyor. Bana ne
kadar cok gülüyorsun ne güzel dedikleri zaman, sen beni önceleri görücektin
diyorum icin icin. Ben eskiden cok daha fazla gülerdim, cünkü o zamanlar
aglayabiliyordum…